17 Aralık 2010 Cuma
Döndüm.. peki gerçekten mi?
Son zamanlarda iyice saçmaladığımın farkındayım.Allah!tan kitaplarım elime geçti de kendimi onların içine atabiliyorum.Bi de annem var kitap okuyup ev işlerini ihmal ettiğim için kitaplarıma lanet okuyup duruyor.Olsun annem zaten hep büyük laflar edip ettiği lafları tutamayanlardan oldu.Zaten ben kitaplardan uzaklaşmıştım yeterince yeniden bulmuşken iç dünyamı kaybetmek istemiyorum.Her ne olursa olsun kitaplar davam gibi oldu bir günde.İşte kitaplar böyledir bağlarlar kendine.En çokta beni bağlarlar sanki ya da bana öyle gelir.Çok etkileniyorum okuduğum herşeyden.En azından anlıyorum ve eminim her ne kadar ilginç bir biçimde etkilensemde-evde ruh gibi dolaşıp okuduğum paragrafları tekrarlamak gibi-kitapları seviyorum.Ama bazen garip düşünceler sarıyor beni.Yaşadığım küçük bir kaç olaydan sonra hiçbir şeye güvenmemektende öte kitapların bile kalleş olduğunu düşünüyorum! Eğer kitabın sonu sürprizliyse bunun yazarın okuru kitaba bağlamak için değilde sanki bir arkadaş tarafından yapılan bir ihanet olarak görmemde cabası! Bunu yapanda insanlar,belki de kitaplar..Hayır güvenimi kaybetmemin tek sorumlusu şu toy herifler olmalı.Herif derken buna kızların dahil olmadığını düşünmeyin.Toylar çünkü onlar bilmiyorlar..Bilselerde umursamıyorlar.Ve bazen insan bir şeyi çok iyi bilsede kendine ondan nefret edecek nedenler bulabilir.İnsan yapar bunu.Sanırım bunu yapıyorlar.Artık dış görünüşten çoktn geçtim.Tipe önem verenlerdenim bazen bazen değilim.Bu artık farketmiyor.Ama onlar küçücük bir şeyi bilmediklerinden insanların hayatlarıyla oynayabiliyorlar.Tek başlarına yapamazlar bunu.Hep grup halinde olmaları da bundan kaynaklanıyor.Onlar arka sokaklardaki çeteler gibi,geceleri kan emen sivrisinkelrden daha aç.Ama farkında değiller.Onlar;takmam,yaşarım,keyfime bakarım cinsinden düşünmekten öte kendilerini iyi bir şeyler sanıyorlar hatta öyle oluyor kimi.Bilmedikleri tek şey şu: Kimse kimsenin hayatını aşırı bir etkiyle etkileyecek kadar mühim değildir.Özellikle bu kimseler kendilerini böyle düşünüyorlarsa hiç değildir.Ve insanları dış görünüşleriyle değerlendirmek yanlış ama eski sevgilinin yeni sevgilisine görmeden iğrenç diyebiliyoruz..Bunları yazmama sebep olan kitap gibi görünsede bence uzun zamandır yazmamamın patlaması bu.Ha bi de ablam var.Sevmediğimi bile bile seviyor gii yapmak iğrenç.O da iğrenç çünkü aynı yalanı devam ettiriyor.Aslında o yine daha iyi benim kadar profesyonel oynamıyor bazen.Ama o sadece kendinden değil arkadaşlarından nefret etmeme sebep oluyor.En açık örnekte komşu kızı ve arkadaşı olan ellie nin her aile işimizde yanımızda olması.O evine gidincede aman ne uyumlu kız gibi ifadelerle övgüsü yapılıyor.O ablamın yanındayken ben tamamen siliniyorum.Bu aslında benim için güzel bir şey.Hayatta yokmuşum gibi davranmaları ve inanın kıskandığımdan da değil.Sadece ben benden çok küçük olan çocukları bile yanımda benim için en kutsal kişi olsa umursamamazlıktan gelmiyorum.Dinliyorum ve yorum yapıyorum.Bir ortamda şaka yapsam bile ablamın kıskanım lafımı bölmesi o kadar iğrenç ki! Aslında kızdığımdan da değil bu duruma alışkınım ama sadece bu beni kötü hissettirmesinden çok ondan daha da nefret ettiriyor.Kindar olmayı sevmiyorum.Kinciliğe kin besliyorum(!!!).Ve o da öyle,kendimi geliştirdim sanan toylardan.O da onlardan ve bende belki.En azından konuyu yine kendi yönümü çekecek olursam ben kendimi çok bilen edalarında gezinmiyorum.Bilmek! ne güzel şey bir şeyi anlamak,kavramak ve sonrasında açıklamak.Ama asla kibirli olmamak..İşte en güzeli bu...Burnun dik olmasın asla...ve sakın çok göz önünde olma..Düşmanın artar.Bak hiç düşmanım var mı? İnsanlarla iletişimde zorlanmamı çok seviyorum bazen.. Hayatı seviyorum bazen kanser olasım gelse de..Yaşamak? Ben yaşamıyorum boşluktayım..Ve bilmem gereken şeyi öğrendim:Mutlu olmak istiyorsan bir amaca bağlan insanlara ya da eşyalara değil(A.Einsten) buna bir şey daha eklemek istersem kitaplara da değil.Bir amaca bağlanmalıyım... yaşamıyorum dedim ama öldüm sanmayın.Ölmedim,ama yaşamıyorum da.Güle güle hayat,güle güle bilinç,güle güle ışık,üzgünüm ölüm,merhaba boşluk..Çok garip..komada gibi ... En son söylemek istediğim şeyse en çok istediğim şey!Yalansız hava sahası!....Bunu istiyorum.. Ya siz? Yalan başlatmıyor mu herşeyi?..Yine başa dönmeyelim işte yalan başlatır kibiri,iğrençliği herşeyi...Vesselam.
26 Kasım 2010 Cuma
Başa saaaaRr.......
Bilmiyorum..Yazasım yoktu pek..Bugün sınıfta ödevimiz olan kendi ürünümüz hikayeleri okuduk.Ben okumadım.Etkilendim diğerlerininkinden.Odukça etkilendim.Sen bilmyorsun tabi.Mrt la çıktım terkedildim geri döndü ve bitt bile denmeden tipimden sebep mesaj alamadım ondan.Kıt değilim ya anlardım sonuçta.Ben sevmemişti hiç.Tipimden sebep sevseydi yine razıydım ya neyse.
Aslında Emle bunun polemiğini yapmaya gerek yok!Gayet basit..Aşk aşktır işte uzakta,yakında,platonik veya konuşabildiğin ama ulaşamadığın olsun aşk hep aşktır bence.Ben her türlüsünü tattım.İlahi dışında sanırım.İsterdim ki karşılıklı olsun aşkım.Hiç olmadı.Uzakta,yakında oldu sevdim.Konuştuk sevmedi sevdim.Her seferindede bir yakışıklı bile sevmedim.Tipsizdi hepsi.Ama kendini beğenmiş.Her defasında tipinden dolayı sevilmeyen ben oldum..Yine ben ben ben.... Yalandı annemin dedikleri..Çok güzel olduğum safsataları..Çok üzgünüm..Ben kendimi severken,beğenirken ve güvenirken..Soğudum birden..Onlar soğuttu, şimdi her zamanki gibi yine pişmanım..Ama dönüş yok...Her zamanki gibi...
Hep başa sarıyor bu korku/dram filmi..Bir türlü romantik komediye dönüşemedi...Belki bir gün fanteziye dönüşür..O zaman biraz eğlenirim en azından..Şimdikinden çok daha biraz...!!...
Aslında Emle bunun polemiğini yapmaya gerek yok!Gayet basit..Aşk aşktır işte uzakta,yakında,platonik veya konuşabildiğin ama ulaşamadığın olsun aşk hep aşktır bence.Ben her türlüsünü tattım.İlahi dışında sanırım.İsterdim ki karşılıklı olsun aşkım.Hiç olmadı.Uzakta,yakında oldu sevdim.Konuştuk sevmedi sevdim.Her seferindede bir yakışıklı bile sevmedim.Tipsizdi hepsi.Ama kendini beğenmiş.Her defasında tipinden dolayı sevilmeyen ben oldum..Yine ben ben ben.... Yalandı annemin dedikleri..Çok güzel olduğum safsataları..Çok üzgünüm..Ben kendimi severken,beğenirken ve güvenirken..Soğudum birden..Onlar soğuttu, şimdi her zamanki gibi yine pişmanım..Ama dönüş yok...Her zamanki gibi...
Hep başa sarıyor bu korku/dram filmi..Bir türlü romantik komediye dönüşemedi...Belki bir gün fanteziye dönüşür..O zaman biraz eğlenirim en azından..Şimdikinden çok daha biraz...!!...
20 Kasım 2010 Cumartesi
~Ev..!!..
Sonunda evdeyim.Halamda geçirdiğim bayram tatilinden sonra evdeolabilmek oldukça hoş bi'duygu cidden.Babamın sesini duymayı,Annemi hatta ablamı yani ailemin sıcaklığını özledim.Eğlenmedim mi?Çok eğlendim.Ama bazen bu beni delirtsede Anne ve Babamın bana olan korumacı tavırları aslında çok önemliymiş.Bunu halamda anladım.Çokta sorumlu olmayan,rahat,bazen aşırı mübalağ,özgür...Hayır belkide alışkın olmadığım için ama hayır..Orda fark etmesemde çok özlemişim evi...Ve ailemin değeri kimseden önce gelemez...Michie'yle yaptıklarımıza gelirsek...Gerçekten çok eğlendik..Sinema falan değilde şu zenci dostluğu süperdi!Üstelik Michie bi'zenciden teklif aldı!Ben?Hala Musab yalanına devam..Artık yemiyorlar sanırım ama olsun..Adım yalancıya değil şizofrene çıkar garantiledim bunu...Bi'düzgün insan bulmak uğruna bu kadar basitleşmek yerine evde uslu uslu oturabilen cici kız olamamdım..Annem haklıydı...Hep haklı O...Dinlemedim... Günahkarım ve korkuyorum..Ayaklarının altına al beni Anne!Cennete gitmek istiyorum...
19 Kasım 2010 Cuma
ZamaN...
Çok uzun zaman oldu yazmayalı..Bu sefer harbiden çok olmuş...En son ne yazdığımı hatırlamıyorum birazdan bakıcam.. x) Eskiden hergün açardım bu aralar saçma sapan işlerle uğraşmaktan yazmayı unuttum.Ama o saçmasapan işler dönüp dolaşıp beni üzünce yine yazıyorum işte...Sözde üzülmüyorum hiç bi'şeye ama sadece dıştan gözüken kısmı o..Yaptığım herşeyin sonunda üzülüyorum.Üzüleceğimi bile bile devam ediyorum.Sadece zamanımı safsatalarla doldurmak için..Yazmayı özlemişim ama unutmuşumda sanki yazamıyorum beceremiyorum.Gerçi hiç bi'zaman beceremedim.O'nu yazmayı hiçmi hiç beceremedim.O'na yazdım sayfalarca anlattım içimdekileri ama asla O'nu yazamadım.O'nu anlatamam çünkü.İçimdeki aşk'ı bi'nevi anlatırım ama O'nu anlatamam O içimdeki aşktan fazla yer kaplıyor çünkü.Öyle işte bugünlükte kısaca yazayım dedim özledim yazmayı ama yeter bu kadar.Anlatmak istediklerim bu kadar değil sadece bugünlük bu kadar..
Zaman ne kadar geçerse geçsin O geçmiyor..Herneyse dedim ya O'nu anlatamam...
Zaman ne kadar geçerse geçsin O geçmiyor..Herneyse dedim ya O'nu anlatamam...
11 Kasım 2010 Perşembe
~Yanımda Olsan...
İstesende anlamazdın;
Bence hiç sevmedin beni.O kadar da koymadı.Bile bile aldatıldığımı ve bile bile bu ihaneti,devam ettim seni sevmeye.Ama sende hiç durmadın;ihanetlere devam ettin..
Belki dedim;belki bi'gün anlar kıymetimi,onu ne kadar sevdiğimi..Ama anlamadın...
SEN herşeye uzaktan baktın;bilmedin yangınımı,bilebilirdin bilmek isteseydin ama bilmek istemedin,sadece baktın,izledin..Sanki hiç bir şey yokmuş gibi güldün bi'de..Ama ben o gülüşünü bile özlüyorum şimdi..Keşke yine umursamasanda burda olsan,yanı başımda.. Sevmediğini bilsemde yanımda oluşun kâfi inan..Çünkü kimisi uzaktanda sevebilirken sen,yakındanda sevemedin..Uzaktan nasıl sevebilirsin ki?O yüzden en azından yanımda olsan.Put gibi öyle dursan,sadece dursan..eskisi gibi..İzlesen ama bilmesen;sadece yanımda olsan...
Şimdi gidiyorsun,gidiyorum bile demeden.Çekip gidiyorsun.Ve sen daha gitmeden bile özlüyorum seni..Sana hiç yaklaşamadım ama seni özlemek ne demek biliyorum..En derinden hissettim hasretini,yaşadığım her saniye..
Hani sen şimdi gidiyorsun ya,arkana bakmadan;GİT..Zaten alıştım seni özlemeye,sana hep yabancı kalmaya..Ama yine de söylemek istediğim son bir şey var;Yanımda olsan...
Günün Şarkısı_Erkin Koray_İnan Ki...
8 Kasım 2010 Pazartesi
~VeDa...
Ne ne ne demiştim en soon?? Yalanmış hepsi o yazıyı da sildim zaten...N'olsun yine bi dal daha kırdım ağaç dalsız kalacak bu gidişle..Kalmıştır bile..Göremiyorum,bilemiyorum .Ne yapacağımı..Zamanla geçicek diyorum sonra bi'umut olsun görünce takılıyorum peşine..Gururumu,onurumu,benliğimi,hislerimi,sırlarımı yani beni ben yapan herşeyi uğrunda harcıyorum üstelik uğrunda ahrcanmayacak şeylere..Sonsuz olmayan sonu olan ve elbet sonunda canımı yakan sonu çok yakın olan şeylere..Herşeye işte..ALLAH yine bırakmadı beni..Ya da ben öyle düşünüyorum hala..Yok yok adam olmam ben ama orospuda olmam..Belki aynı hataları bin defa yaparım ama yine tıkanırım aynı yerde..Kim yardım eder bana kurtarır bu acıdan bu heveslerden yine RABBİM..Ailem var bi'de onlarsızda olmaz işte..Hayatım kötü değil güzel,yaşamayı bilene herşey güzel..
Ama sen ve senin gibileri..Küçük ayrıntılara takılan kendisine bakamdan başkalarını eleştiren ve hep üzen...Kıran...mahfeden...Haklıydın sevgili biz birbirimize uymazdık.. Ve hoşçakal!Değerin çok yüksek tutamam seni...
Günün Şarkısı_EA-Hoşçakal
Ama sen ve senin gibileri..Küçük ayrıntılara takılan kendisine bakamdan başkalarını eleştiren ve hep üzen...Kıran...mahfeden...Haklıydın sevgili biz birbirimize uymazdık.. Ve hoşçakal!Değerin çok yüksek tutamam seni...
Günün Şarkısı_EA-Hoşçakal
5 Kasım 2010 Cuma
HaftaSONu !!!
~ Kelebek sistemiyle düzenlenmiş sınavların,müdürün o masum ve sessiz halimizden memnun sırıtışıyla bezenmiş,bol bol gülünmüş,enerji harcanmış,espri ve replikler elde ettiğimiz bu başta asla bitmez dediğim güzel geçen ve çokta kötü bitmeyen bi'hafta içinin sonu..((: Açıkçası kötü değildi bu hafta.Görünüşte en azından..Okulu seviyorum çünkü bi'nevi kaçış benim için..Okul olmasa sosyal hayat 0 bende..
Junior'ı özellikle bugün ki çıkışta ve dün ki fotokopi macerasında bol bol görmüş olsam ve aksine Jeremy'i nerdeyse 2 haftadır görmemiş olsamda iyi bi'haftaydı...
Yani neden bilmiyorum ama Junior'ı görmek istiyorum onun beni gördüğündeki tepkisini filan..Komik hani ((: Yinede boşluktayım ama nedenini bilmediğim bişey..Tutunduğum her dal kırılıyor sanırım çok ağırım onlara göre..Ya da beni taşıyacak kapasiteleri yok..Aynı şey zaten.. Ama çok garip hissediyorum hem bi'çocuk gibi kıpır kıpır içim hem mutluyum,enerji doluyum;hemde bi'anda hissettiğim o boşluk..Kalbimdeki delik..Hiç kapanmayan..Belki bi'gün kapanır..Attığım yalanlar gerçek olur da Musab veya Ahmet yalanlarından biri;o zaman kapanır belki..Ama ben yaramı kapatanın YARADAN olmasını isterim..Eğer öyle bir üstünlük bana nasipse tabii.Layıksam buna..Umarım çok kötü olmadan atlatırım bu yıllarımı da ve sevenlerimle devam ederim hayatıma..Onlarsız olmaz cidden..!!..
Günün Şarkısı_Beni Sensiz Düşünme...
Junior'ı özellikle bugün ki çıkışta ve dün ki fotokopi macerasında bol bol görmüş olsam ve aksine Jeremy'i nerdeyse 2 haftadır görmemiş olsamda iyi bi'haftaydı...
Yani neden bilmiyorum ama Junior'ı görmek istiyorum onun beni gördüğündeki tepkisini filan..Komik hani ((: Yinede boşluktayım ama nedenini bilmediğim bişey..Tutunduğum her dal kırılıyor sanırım çok ağırım onlara göre..Ya da beni taşıyacak kapasiteleri yok..Aynı şey zaten.. Ama çok garip hissediyorum hem bi'çocuk gibi kıpır kıpır içim hem mutluyum,enerji doluyum;hemde bi'anda hissettiğim o boşluk..Kalbimdeki delik..Hiç kapanmayan..Belki bi'gün kapanır..Attığım yalanlar gerçek olur da Musab veya Ahmet yalanlarından biri;o zaman kapanır belki..Ama ben yaramı kapatanın YARADAN olmasını isterim..Eğer öyle bir üstünlük bana nasipse tabii.Layıksam buna..Umarım çok kötü olmadan atlatırım bu yıllarımı da ve sevenlerimle devam ederim hayatıma..Onlarsız olmaz cidden..!!..
Günün Şarkısı_Beni Sensiz Düşünme...
2 Kasım 2010 Salı
Keşmekeş..!!..
~Bugün çok daha iyi hissediyorum..İyi uyudum..sayılır...Ama O'nu düşünmeden uyuyamadım..O'nu düşünmeden uyumak için enerji harcamayı unuttum..Ama O'nu unutamadım..Zaten biliyorum O'nu asla unutamayacağımı...Ama artık O'nu düşünmek için uykudan çalmamam,sinirden ve üzüntüden daha çok yememem,herşeye alınmamam gerek...O lanet fal doğruydu,fallara inanmam ama o doğruydu;"Sevdiğin çocuk başkasını düşünüyor vazgeç artık..."O kadar zor ki..O'nun umursamadığını biliyorum ama bile bile,yana yana,aklımdan zorum vamış gibi bir daha sevdim..Yapmamam gerekeni yaptım bir daha sevdim tamam buraya kadar iyi ama kimi sevdim?Haketmeyeni,değmeyecek olanı sevdim...
Ve okul...Kimseyi tanımadığım,tanınmadığım ve belki de tanıdığım dediklerimi de sadece tanıdığımı sandığım..Zaten insanları ne kadar tanıyabiliriz ki?...
Karmakarışıklardayım kısaca..işin özü bu..yine bi'sevda var ortada ve yine ben aşık maşuk ise maşukluğu haketmeyen..Sevenin sevgisi kesindir de sevilen sevildiğinden emin olamaz işte..yinede...
Ve ben!Dürüst bi'insan değilim ama dürüst biri olmadığıma her zaman güvenebilirsiniz..Asıl tehlikeli olanlar;dürüstler..Ne zaman n'apıcakları belli olmaz...
2Kasım2010~SaLı..
Günün Şarkısı: Sagopa_Kolo=Terk-i diyar
Ve okul...Kimseyi tanımadığım,tanınmadığım ve belki de tanıdığım dediklerimi de sadece tanıdığımı sandığım..Zaten insanları ne kadar tanıyabiliriz ki?...
Karmakarışıklardayım kısaca..işin özü bu..yine bi'sevda var ortada ve yine ben aşık maşuk ise maşukluğu haketmeyen..Sevenin sevgisi kesindir de sevilen sevildiğinden emin olamaz işte..yinede...
Ve ben!Dürüst bi'insan değilim ama dürüst biri olmadığıma her zaman güvenebilirsiniz..Asıl tehlikeli olanlar;dürüstler..Ne zaman n'apıcakları belli olmaz...
2Kasım2010~SaLı..
Günün Şarkısı: Sagopa_Kolo=Terk-i diyar
26 Ekim 2010 Salı
Ölüm...
Çoook çOk daha berbat anlar yaşayabiliyormuş insan..ailevi problemler.. Ailenizin arkanızda olduğunu biliyorsanız,herkes gitsede onların hep sizi sevebileceğini,bazen kavgalar olsada sizi hep affedebileceklerini ve asla ama asla bırakmıyacaklarını bildiğiniz bir aileniz varsa..O zaman diğer sorunlarınıza yönelirsiniz..kimse kalmadığında ne de olsa ailem kalıcak dersiniz..Anne ve Baba..
Onlar hep beni sevicek...Ama ya artık bunlara da inancınız kalmadıysa?Kendi ağızlarından duyduysanız nefret sözcüklerini?İnsan bazen boşluğa düştüm diyorda sonra arkasını dönüp baktığında ailesini görüyorsa yaşar tabi...Ama ya artık ailenizde sırt çevirmişse size?nedenini bile bilmediğiniz sebeplerle..Kurtulmak için haftasonu bi'akrabada kalmak istersiniz..Kafamı toplamalıyım dersiniz..Ona da izin yoktur..O kafa siz yeniden nefes almaya başlayana kadar toplanmaz..Çünkü kalbiniz atmaz..Ölüsünüzdür...Ölüler düşünebilir mi?Düşünemezsiniz...Sinirlendiğinde ve üzüldüğünde ağzına hakim olamayan ama onun dışında hep sessiz korumasız ve nefret dolu bumbuz bi'ölü...İşte buyuz biz sadece ölü...Yaşadığımızı sanıp..Bİ'kaç espride mutluluğu arayan ölüler...Ve herşeye rağmen;ıssızlığa,merhametsizliğe,nefrete,duygusuzluğa,üzüntüye rağmen gülümseyebilen ölüler...
Müthiş artist ölüler...Hayat oyunsa onu oynarım deyip ve kendini tiyatroda sanıp sadece mutlu adamı canlandıran ölüler...Canlandıran ama kendisi de onunla canlanmıyan...Ölüler...ölüler...Nefes aldığını sanarken aslında boğulan...Şizofreniden başka beyninde bir şey gelişmeyen..Güzel yazamayan,konuşamayan,çizemeyen,anlayamayan ölüler...Sadece hayalleri olan ve onlar gerçekmiş gibi bi'köşede oturup gülümseyen sonra da deli muamelesi görenler...Sevdim sanıp sevmeyenler..Sevemeyenler...Sevilmeyenler...Özgüvensiz...Soğuk...Kendi yalanlarına kendileri inanan ölüler...evet hepsi ölü....Hepimizi öldürecekler diye zırvalmayı kesin artık!Ölüler yeniden öldürülemez artık hepimizi dirilticek tek Allah'a sığınmamızı gerekirken..Ölü olarak yaşayan ve hep öyle kalacağını düşünen ahmaklarda denebilir...Dünyadaki canlı ölüler=Ahmak...
Onlar hep beni sevicek...Ama ya artık bunlara da inancınız kalmadıysa?Kendi ağızlarından duyduysanız nefret sözcüklerini?İnsan bazen boşluğa düştüm diyorda sonra arkasını dönüp baktığında ailesini görüyorsa yaşar tabi...Ama ya artık ailenizde sırt çevirmişse size?nedenini bile bilmediğiniz sebeplerle..Kurtulmak için haftasonu bi'akrabada kalmak istersiniz..Kafamı toplamalıyım dersiniz..Ona da izin yoktur..O kafa siz yeniden nefes almaya başlayana kadar toplanmaz..Çünkü kalbiniz atmaz..Ölüsünüzdür...Ölüler düşünebilir mi?Düşünemezsiniz...Sinirlendiğinde ve üzüldüğünde ağzına hakim olamayan ama onun dışında hep sessiz korumasız ve nefret dolu bumbuz bi'ölü...İşte buyuz biz sadece ölü...Yaşadığımızı sanıp..Bİ'kaç espride mutluluğu arayan ölüler...Ve herşeye rağmen;ıssızlığa,merhametsizliğe,nefrete,duygusuzluğa,üzüntüye rağmen gülümseyebilen ölüler...
Müthiş artist ölüler...Hayat oyunsa onu oynarım deyip ve kendini tiyatroda sanıp sadece mutlu adamı canlandıran ölüler...Canlandıran ama kendisi de onunla canlanmıyan...Ölüler...ölüler...Nefes aldığını sanarken aslında boğulan...Şizofreniden başka beyninde bir şey gelişmeyen..Güzel yazamayan,konuşamayan,çizemeyen,anlayamayan ölüler...Sadece hayalleri olan ve onlar gerçekmiş gibi bi'köşede oturup gülümseyen sonra da deli muamelesi görenler...Sevdim sanıp sevmeyenler..Sevemeyenler...Sevilmeyenler...Özgüvensiz...Soğuk...Kendi yalanlarına kendileri inanan ölüler...evet hepsi ölü....Hepimizi öldürecekler diye zırvalmayı kesin artık!Ölüler yeniden öldürülemez artık hepimizi dirilticek tek Allah'a sığınmamızı gerekirken..Ölü olarak yaşayan ve hep öyle kalacağını düşünen ahmaklarda denebilir...Dünyadaki canlı ölüler=Ahmak...
23 Ekim 2010 Cumartesi
Artık çok geç...
Bu kadarı da olmaz pes!! Diyebilirim sadece bir haftada yaşadıklarıma...Artık o kelimeyi kullanmıyorum..Bi'hakaret..bi'sabırsızlık ve sonu ölüm...Kimseye kızmıyorum,başım sıkışınca da o..kelimeyi kullanmıyorum..Hayır söylemiycem..Ölüm onun sonu..Sabredemediğim için ölüyüm ben...
Hiç yakınlaşmadan ayrılık..Aslında sana söylemek istediğim çok şey var-dı..O kelimeden başka herşey mesela...Susmalıydım tutamadım kendimi..Söyelemem gerekenler kaldı ve sadece o kelime çıktı ağzımdan..ölüm gibi bi'kelime..ölüm onun anlamı artık...Çünkü sonu ölüm...
Ama n'apabilirdim?diyorum bi'de..Ne yani;"Kahretsin seni seviyorum gözümün önünde birbirinize yavşamayı kesin!!! "mi diyecektim??Diyemedim...Neden bana bunu yaptınız anlamıyorum...
...Neyin bedelini ödediğimi bilmiyorum....
SEN'i bilmem ama ben SEN'i sevmiştim..Aklımdan zorum varmış gibi..Mecburmuş gibi..Başka çaRem yokmuş gibi..bile bile..yana yana..SevdiM..Aslında kimse sevmedi SEN'i bi'ben sevdim..Ama SEN sevmedin beni herkesi sevdiğin gibi...
Keşke bu kadar büyük sevdirmeseydin kendini...Yine de kızamıyorum sana..Ama bu ayrılık aşk'ıma hiç yakışmadı...
SEN benim eş ruhumsun unutmuş olsan hissederdim..Unutmuş olsan yanımda durmazdı her sabah hayalin...
SEN'i görmek için geldim..SEN gideli çok olmuş...
Bi'canım var feda etsem sevdamı bilemezsin..Bi'acım var anlatsam önünü göremezsin..!!...
Yine de yaşıyorum nefes alıyorum...Perişan bir şekilde de olsa yaşıyorum..Ne olduğunu bilmediğim bi'umut..belki,belki gelip...Hayır gelmezsin..Gene de belki...
Belki de zamanında söyleseydim söylemem gerekenleri..gelirdin..gitmezdin hatta..gidermiydin?Anlatmalıymış meğer...o zaman sevebilirdin belki..bi'umut,bi'hayal işte...Kaybettim ben ama hayallerim hala burda..SEN'de siZ'de değil bende onlar..satın alınamaz onlar..sizin gibi..Paha biçilemez onlar yalnızlığım gibi...
~Hiç bir zaman duymuyacağın duysanda anlamıyacağın bi'çığlıkla...SENİ SEVİYORUM...
Günün şarkıcısı_Erhan Güleryüz...
Hiç yakınlaşmadan ayrılık..Aslında sana söylemek istediğim çok şey var-dı..O kelimeden başka herşey mesela...Susmalıydım tutamadım kendimi..Söyelemem gerekenler kaldı ve sadece o kelime çıktı ağzımdan..ölüm gibi bi'kelime..ölüm onun anlamı artık...Çünkü sonu ölüm...
Ama n'apabilirdim?diyorum bi'de..Ne yani;"Kahretsin seni seviyorum gözümün önünde birbirinize yavşamayı kesin!!! "mi diyecektim??Diyemedim...Neden bana bunu yaptınız anlamıyorum...
...Neyin bedelini ödediğimi bilmiyorum....
SEN'i bilmem ama ben SEN'i sevmiştim..Aklımdan zorum varmış gibi..Mecburmuş gibi..Başka çaRem yokmuş gibi..bile bile..yana yana..SevdiM..Aslında kimse sevmedi SEN'i bi'ben sevdim..Ama SEN sevmedin beni herkesi sevdiğin gibi...
Keşke bu kadar büyük sevdirmeseydin kendini...Yine de kızamıyorum sana..Ama bu ayrılık aşk'ıma hiç yakışmadı...
SEN benim eş ruhumsun unutmuş olsan hissederdim..Unutmuş olsan yanımda durmazdı her sabah hayalin...
SEN'i görmek için geldim..SEN gideli çok olmuş...
Bi'canım var feda etsem sevdamı bilemezsin..Bi'acım var anlatsam önünü göremezsin..!!...
Yine de yaşıyorum nefes alıyorum...Perişan bir şekilde de olsa yaşıyorum..Ne olduğunu bilmediğim bi'umut..belki,belki gelip...Hayır gelmezsin..Gene de belki...
Belki de zamanında söyleseydim söylemem gerekenleri..gelirdin..gitmezdin hatta..gidermiydin?Anlatmalıymış meğer...o zaman sevebilirdin belki..bi'umut,bi'hayal işte...Kaybettim ben ama hayallerim hala burda..SEN'de siZ'de değil bende onlar..satın alınamaz onlar..sizin gibi..Paha biçilemez onlar yalnızlığım gibi...
~Hiç bir zaman duymuyacağın duysanda anlamıyacağın bi'çığlıkla...SENİ SEVİYORUM...
Günün şarkıcısı_Erhan Güleryüz...
22 Ekim 2010 Cuma
Yine aynı nakarat...
Ateş beni yaktıkça da çok,soğuyorum,soğuyorum.
Ben ateşi körükledikçe,buz gibi donuyorum..
Bana şaşkın bakıyorlar,onları da anlıyorum...
Bugün çok daha iyiydim nedense..Her ne kadar dengesizlerle uğraştıysam da iyiydim..Biraz üşüdüm ve ürperdim sadece..Sıcak bir sohbet aradım yarım kalmayacak..Yanlış kişi de aramışım oysa...Derdimin tek dermanı yine eski dostlar oldu..'Çıksın artık be kalem,tek bir harf çiz bari..:/' Unutabilirdim tüm eskileri belki de dedim.Sen beni seversen eğer..Sen duymadın ama duyda istemedim zaten.İçten içten sever gibi oldum..Sonra yine bir düşüş ve..İlk aşkın yerini kimse dolduramıyormuş...
Anlattığın tek şey buydu bana..Yine de iyi katlandın ya bana helal sana..Ama nedense hiç birinin bi farkı yok yine ben Sana SEN ona...
Günün şarkısı:Sagopa-K_Onları da anlıyorum
Ben ateşi körükledikçe,buz gibi donuyorum..
Bana şaşkın bakıyorlar,onları da anlıyorum...
Bugün çok daha iyiydim nedense..Her ne kadar dengesizlerle uğraştıysam da iyiydim..Biraz üşüdüm ve ürperdim sadece..Sıcak bir sohbet aradım yarım kalmayacak..Yanlış kişi de aramışım oysa...Derdimin tek dermanı yine eski dostlar oldu..'Çıksın artık be kalem,tek bir harf çiz bari..:/' Unutabilirdim tüm eskileri belki de dedim.Sen beni seversen eğer..Sen duymadın ama duyda istemedim zaten.İçten içten sever gibi oldum..Sonra yine bir düşüş ve..İlk aşkın yerini kimse dolduramıyormuş...
Anlattığın tek şey buydu bana..Yine de iyi katlandın ya bana helal sana..Ama nedense hiç birinin bi farkı yok yine ben Sana SEN ona...
Günün şarkısı:Sagopa-K_Onları da anlıyorum
20 Ekim 2010 Çarşamba
DosT(!)
~Yine em...Benim gerçek dost sandığım ama arkadaş bile olamayan kişi...Demiştim ya bir çocukla konuşturuyo beni diye...Heycanımı ben bile anlayamıyorum diye..Şimdi bu mutluluğu görüp bozanda dostum benim...dost dediğim kişi.Ama iyi ki yapmış yoksa ben fenalıklar yapabilirdim..Varsın fenalıklar onlara kalsın..varsın mutludan da öte olsunlar,yanlarında hep bir sevgili,bir dost olsun ve yüzlerinde hep gülücükler..varsın bu dünya onlara kalsın..Ben öbür dünya için çalışayım ki en azından bir dünyam olsun..Hakkım mı? varsın helal olsun...Ama Allah adaletlidir adaleti sever bir gün de olsa bu acıyı tattırsın en içten..Ve o dayanılmaz pişmanlığı..Tek isteğim budur..Dost dediklerim meğer ne kadar şeytanlarmış işte bunu ben kara değil ak günümde anladım..Benimle ağlama numarası yapıp ben gülerken somurtan dostlar..Ve sonra en sevgili olurlar veya olmayı beklerler ya..Peh..İşte bu durumda üstad gibi bende onlara tek yorum yaparım;Ahbaplar maymun iştah sahibi...
Gecenin şarkısı:Karikatür komedya...
Gecenin şarkısı:Karikatür komedya...
BalonLaRım....
~Umudum,aşkım,ailem,arkadaşlarım,şansım,mutluluğum...
Bir çocuğun elinden balonlarının kaçması gibi kaçtı elimden..
Uzansam yakalayacaktım ama denemekten korktum,
Uzanamadım bile yalnız otrduğum yerden yaşlı gözlerle baktım onlara...
Şimdi suçlu ben değilimde kim?
Bütün güzellikleri uzaktan izliyorum sadece..yaklaşmak?düşünmüyorum bile..
yalnızca hayallerimi süslüyorlar...
Neden niçin korkuyorum bilmiyorum ama yaklaşamıyorum onlara..Sırf yolda önüme bir taç çıkar diye yola çıkmıyorum,duruyorum durduğum yerde..
Yerimde bile saymıyorum...
Ot gibi yaşamak derler ya..Ben onu bile yapmıyorum..Yaşamıyorum ki...
Yaşamak için çaba da sarfetmiyorum ve devam ediyorum hayal etmeye..sadece hayallerimde yaşıyorum ben...
Beni gerçek hayata döndürecek sebepler bile aramıyorum..Bulduğumda birşey farkediyor mu ki sanki?Dostlarım elimden alıyor hayallerimi..Olamıyacak hayallerimi bile çok görüyorlar bana..Ve yine kırılıyorum,üzülüyorum..Kendimi yıpratıyorum...
Sonum Yakın Mesafe,VesseLam...!...
Bir çocuğun elinden balonlarının kaçması gibi kaçtı elimden..
Uzansam yakalayacaktım ama denemekten korktum,
Uzanamadım bile yalnız otrduğum yerden yaşlı gözlerle baktım onlara...
Şimdi suçlu ben değilimde kim?
Bütün güzellikleri uzaktan izliyorum sadece..yaklaşmak?düşünmüyorum bile..
yalnızca hayallerimi süslüyorlar...
Neden niçin korkuyorum bilmiyorum ama yaklaşamıyorum onlara..Sırf yolda önüme bir taç çıkar diye yola çıkmıyorum,duruyorum durduğum yerde..
Yerimde bile saymıyorum...
Ot gibi yaşamak derler ya..Ben onu bile yapmıyorum..Yaşamıyorum ki...
Yaşamak için çaba da sarfetmiyorum ve devam ediyorum hayal etmeye..sadece hayallerimde yaşıyorum ben...
Beni gerçek hayata döndürecek sebepler bile aramıyorum..Bulduğumda birşey farkediyor mu ki sanki?Dostlarım elimden alıyor hayallerimi..Olamıyacak hayallerimi bile çok görüyorlar bana..Ve yine kırılıyorum,üzülüyorum..Kendimi yıpratıyorum...
Sonum Yakın Mesafe,VesseLam...!...
~HaYat...
Herşey ne kadar basitmiş.Uzaktan bakınca.Ve bazen uzaktan bakmak gerekiyormuş hayata...
O zaman yakından göremediklerimizi görebiliyormuşuz bazen...Biz içinde yokken hayatın ne kadar çekilmez olduğunu anlayabiliyormuşuz :)..Şimdi öyle yapıyorum bende..Hani derdim ya hep:ben olmasam ne farkeder?Zaten gereksizim?Ve sevilmiyorum..diye,öyle değilmiş.Kimse beni sevmese ve gerçekten işe yaramasamda sırf bi'kere yaratıldığım için yaşamak zorundaymışım hayatı..Çünkü gerçekten sadece bi'kere doğdum diye ve hala mezara girmedim diya yaşamak zorundaymışım..Nefes aldığım sürece yaşamak,Kalbim attığı sürece sevmek zorundaymışım...
O zaman yakından göremediklerimizi görebiliyormuşuz bazen...Biz içinde yokken hayatın ne kadar çekilmez olduğunu anlayabiliyormuşuz :)..Şimdi öyle yapıyorum bende..Hani derdim ya hep:ben olmasam ne farkeder?Zaten gereksizim?Ve sevilmiyorum..diye,öyle değilmiş.Kimse beni sevmese ve gerçekten işe yaramasamda sırf bi'kere yaratıldığım için yaşamak zorundaymışım hayatı..Çünkü gerçekten sadece bi'kere doğdum diye ve hala mezara girmedim diya yaşamak zorundaymışım..Nefes aldığım sürece yaşamak,Kalbim attığı sürece sevmek zorundaymışım...
18 Ekim 2010 Pazartesi
Cehennem?
OkuL,
Ya da doğru sözcük cehennem miydi? Dersler dışındakiler ilgimi çekmiyor.Diğerlerininse tam tersi..-ki derslerde oldukça sıkıcı gerçekten-
Uzun zamandır yazmadım bu beni de delirtti.Yazmamak ve içindekileri dökememek..Ama net yoktu sonra açma fırsatım olmadı herşey birbirini izledi yani.Ama şimdi burdayım ve yazıyorum bu beni gerçekten mutlu ediyor ama sadece mutluluğumun nedeni değil!Çok heycanlıyım!saçma da olsa tutunucak bir dal buldum diyelim..Hayatıma sadece bir insanın bile girip bana arkadaşça "n'aber?" demesi yetiyor heycanlanmama hele de bunu diyen karşı cinsten biriyse... :)..Em yan komşusunun oğluyla ilgileniyordu.Sonra çocukla konuşmuşlar faceten ve msnden bayaa kanky olmuşlar.Emine beni o çocukla kıskandırmaya çalışmadı değil ama takmadım.Sonra beni tanıştırdı çocukla..Daha ilk günden etkilendim çocuktan ama o Em den etkileniyor ne yazık ki...Beni daha görmedi bide görse hiç konuşmaz :( bu nedenle olabildiğince erteliyorum camda görüşmeyi...Em'se bana hayır öyle değil bana yavşamıyor diyor.Artık neyse ne ben bi kere çocuktan hoşlandımmı hoşlandım...ne yazık kii...İnş daha ileri gitmez bu daha şimdiden hissediyorum yeni aşk kıpırtılarını içimde ama biliyorum olmayacak..Unutuyorum ve acılarım azalıyor derken daha da mahfolmayı göze alamam ama gönlüm laf dinlemiyor ki!...
Yine de abartmıycam..Çünkü ben düştüğüm kuyudan biraz olsa acılarımı azaltıp bir seviye yükselmişken ve kurtuluşa yakınken beni tamamen kurtarır diye o dala tutunursam biliyorum kırılıcak o dal ve ben yine en dibe düşeceğim herşey yeniden başlıyacak...Gözyaşı,hüzün hepsiyle bağdaştım artık hüzün bir parçam benim...Ama yinede sevmiyorum açığa vurmayı onu gözyaşı dökmeyi ve kalbimin ağırmasını sevmiyorum....
Ya da doğru sözcük cehennem miydi? Dersler dışındakiler ilgimi çekmiyor.Diğerlerininse tam tersi..-ki derslerde oldukça sıkıcı gerçekten-
Uzun zamandır yazmadım bu beni de delirtti.Yazmamak ve içindekileri dökememek..Ama net yoktu sonra açma fırsatım olmadı herşey birbirini izledi yani.Ama şimdi burdayım ve yazıyorum bu beni gerçekten mutlu ediyor ama sadece mutluluğumun nedeni değil!Çok heycanlıyım!saçma da olsa tutunucak bir dal buldum diyelim..Hayatıma sadece bir insanın bile girip bana arkadaşça "n'aber?" demesi yetiyor heycanlanmama hele de bunu diyen karşı cinsten biriyse... :)..Em yan komşusunun oğluyla ilgileniyordu.Sonra çocukla konuşmuşlar faceten ve msnden bayaa kanky olmuşlar.Emine beni o çocukla kıskandırmaya çalışmadı değil ama takmadım.Sonra beni tanıştırdı çocukla..Daha ilk günden etkilendim çocuktan ama o Em den etkileniyor ne yazık ki...Beni daha görmedi bide görse hiç konuşmaz :( bu nedenle olabildiğince erteliyorum camda görüşmeyi...Em'se bana hayır öyle değil bana yavşamıyor diyor.Artık neyse ne ben bi kere çocuktan hoşlandımmı hoşlandım...ne yazık kii...İnş daha ileri gitmez bu daha şimdiden hissediyorum yeni aşk kıpırtılarını içimde ama biliyorum olmayacak..Unutuyorum ve acılarım azalıyor derken daha da mahfolmayı göze alamam ama gönlüm laf dinlemiyor ki!...
Yine de abartmıycam..Çünkü ben düştüğüm kuyudan biraz olsa acılarımı azaltıp bir seviye yükselmişken ve kurtuluşa yakınken beni tamamen kurtarır diye o dala tutunursam biliyorum kırılıcak o dal ve ben yine en dibe düşeceğim herşey yeniden başlıyacak...Gözyaşı,hüzün hepsiyle bağdaştım artık hüzün bir parçam benim...Ama yinede sevmiyorum açığa vurmayı onu gözyaşı dökmeyi ve kalbimin ağırmasını sevmiyorum....
5 Ekim 2010 Salı
BEKLEMEK...!!?...
Em'e göre beklemek çok zor.Daha fazla L'nin yokluğuna dayanamıyor ve zaten dayanmakta istemiyor.Ama bence öyle yapmamalı.Evet,L'yi yazın göremedi,kışın zaten hiç göremiyor şimdi birde Amerika olayı çıktı.Bu onu iyice depresyona sokuyor.Söylediği ve yazdığı şiirlere göre beklemekten bıkmış artık, dayanamıyormuş.Oysa karşıdakininde senin özleminle yaşadığını,seni sevdiğini en azından seni tanıdığını bilmek bile beklemek için yeterli sebep.Karşıda kayda değer biri varsa seni seven,gözü arkada giden;beklenir,sabredilir ve herzorluğa katlanılır.Aşk bu değil midir zaten?
Ya beklemene rağmen,sevmene rağmen karşıdan hiçbir karşılık alamazsan?Ya gözlerinin önünde onun başkasıyla olduğunu göre göre yine de bekliyorsan?Ya benim düştüğüm haldeysen?Ya umutsuzsan?Yaşamayacak mısın yani?Bitti mi?Pes mi?Hayır gerçekten sevmişsindir devam edersin beklemeye sonu gelmeyen bir bekleyiş...Hiç gelmeyeceğini bile bile kalbinin ve aklının bir köşesinde o..ve onun gelişi...Halbuki o bilmez bile beklendiğini.Peki bilse?Ya bilse bir şeyler değişebilir mi?Sanmam vefasız olan vefasızdır birkere,sevmeyene zorla sevdiremezsin...Sevdirmekte istemezsin zaten,zorlamaktan aşk doğar mı hiç?Doğsada o aşk ne kadar durur ayakta?Ama bir an gelir sende vazgeçersin artık,dersin ki;artık beklemiyorum..İşte bu durumda yalancısındır.Her ne kadar yeni bir hayat kursanda,herşeyin müthiş olduğuna herkesi inandırsanda kalbin inanmaz buna çok azda olsa bir köşesinde bekleyiş sürer...eğer aşk aşksa... Sen bunu fark edince lanet edersin,çünkü sadece bir an bile onun o gözlerini görmek yeter biyolojini bozmana... O zaman gerçekler geçer içinden..Evet dersin.Onu hala bekliyorum,onu beklediğim kadar kim kimi beklemiştir kim bilir?Hiç benim olmayacağanı bile bile bekliyorum onu,hala ağlıyorum onun için bazen anlamsız gelsede ağlıyorum..Ama garip bir duygu!Artık beklemek ona karşı değilde öylesine bir alışkanlık gibi..Artık gelsede neye yarar ki???........Gelmesin hiç...bitmesin beklemelerim...
Sonunu görmediğim bir uçuruma atlamış gibi içindeyim hayatın sonumu bilemiyorum en korkutucusu ise bilmek istemiyorum bile...!!
Ya beklemene rağmen,sevmene rağmen karşıdan hiçbir karşılık alamazsan?Ya gözlerinin önünde onun başkasıyla olduğunu göre göre yine de bekliyorsan?Ya benim düştüğüm haldeysen?Ya umutsuzsan?Yaşamayacak mısın yani?Bitti mi?Pes mi?Hayır gerçekten sevmişsindir devam edersin beklemeye sonu gelmeyen bir bekleyiş...Hiç gelmeyeceğini bile bile kalbinin ve aklının bir köşesinde o..ve onun gelişi...Halbuki o bilmez bile beklendiğini.Peki bilse?Ya bilse bir şeyler değişebilir mi?Sanmam vefasız olan vefasızdır birkere,sevmeyene zorla sevdiremezsin...Sevdirmekte istemezsin zaten,zorlamaktan aşk doğar mı hiç?Doğsada o aşk ne kadar durur ayakta?Ama bir an gelir sende vazgeçersin artık,dersin ki;artık beklemiyorum..İşte bu durumda yalancısındır.Her ne kadar yeni bir hayat kursanda,herşeyin müthiş olduğuna herkesi inandırsanda kalbin inanmaz buna çok azda olsa bir köşesinde bekleyiş sürer...eğer aşk aşksa... Sen bunu fark edince lanet edersin,çünkü sadece bir an bile onun o gözlerini görmek yeter biyolojini bozmana... O zaman gerçekler geçer içinden..Evet dersin.Onu hala bekliyorum,onu beklediğim kadar kim kimi beklemiştir kim bilir?Hiç benim olmayacağanı bile bile bekliyorum onu,hala ağlıyorum onun için bazen anlamsız gelsede ağlıyorum..Ama garip bir duygu!Artık beklemek ona karşı değilde öylesine bir alışkanlık gibi..Artık gelsede neye yarar ki???........Gelmesin hiç...bitmesin beklemelerim...
Sonunu görmediğim bir uçuruma atlamış gibi içindeyim hayatın sonumu bilemiyorum en korkutucusu ise bilmek istemiyorum bile...!!
2 Ekim 2010 Cumartesi
...!!...
Bugün cumartesi istediğim kadar ağlayabilirim!Annemler abimlere kahvaltıya gidince ev işlerimi bitirdim ve oturup platonik ve hüzünlü bulduğum şarkıları telefonuma indirdim.Şimdi de onları dinleyip ağlıyorum.Bugün depresifim.Bugün ağlayabilirim.Çünkü yarın okul yok bugün okul yok mutlu görünmek zorunda değilim.Artık öyleymiş gibi yapmaktan bıktım!
Çok garip hissediyorum artık gelse de beni sevse de bir şey değişmez benim için artık bir şeye de yaramaz bu nedenle ağlamakta anlamsız geliyor.Ama içimi anca böyle boşaltabilirim.Zaten tutabildiğim bir şey değil,ağlamak...
Şu anda durumumu daha doğrusu her zamanki duygularımı anlatan dizeler:
Ne hasta bekler sabahı, Elimde sükutun nabzını dinle,
Ne taze ölüyü mezar. Dinlede gönlümü alıver gitsin..
Ne de şeytan bir günahı, Yaşlı gözlerime kor gözlerinle,
SENi beklediğim kadar. Ne olur bir nebze dalıver gitsin..
Umudum yılların seline düştü,
Geçti artık istemem gelmeni, Saçının en titrek teline düştü,
Yokluğunda buldum SENi, Kuru bir yaprak gibi eline düştü,
Bırak vehmimde gölgeni, İstersen rüzgara salıver gitsin...
Gelme artık neye yarar? NFK
NFK
Günün ŞarkıLARI: Sagopa Kajmer feat Kolera_Merhametine dön
Sagopa Kajmer feat Kolera_Ne olur
Tripkolik_Gereksizdi yaşamım
Şebnem Ferah_Sigara
Şebnem Ferah_Mayın tarlası
Alper Şekeroğlu_Bu şehir girdap gülüm
Aslı Güngör_Aşk herşeye değer
Celine Dion_My heart will go on
Ajda pekkan&Toygar Işıklı_Bir günah gibi
Eminem&Rihanna_Love the way you lie
Günün SözLeri: Ben seni beklerken,çoktan gitmişsin ellere..
Elveda ettim şimdi bak söyle mutlu olur musun?Dünya zor sensiz gülüm söyle sen haklı mısın?
Sen hep yorumsuz;sen gibi kimse görmedim benim için bir başkaydın,sona kalırdı herkes çünkü sen en baştaydın.Açığa çıkan sırlarında güzelliğin boğuldu,güzelliğine doyuldu..
Aman ne karışık bir trafik var içimde keşke bilseydin.Gerçi bilebilirdin,bilmek isteseydin..
Günün asıl sözleri: Herkes Uyudu Yine içtimada düşünce.Bazen tercih etmen gerekir,
Bilmemeyi bilmeye.El değmemiş hayallerimin ortasında duran
Bir kara sevda,camına Taş Fırlatsam uyansa..
Casaretimi topladım konuşacaktım sen gelince sular altında kaldı anlatacaklarım....!!...
Çok garip hissediyorum artık gelse de beni sevse de bir şey değişmez benim için artık bir şeye de yaramaz bu nedenle ağlamakta anlamsız geliyor.Ama içimi anca böyle boşaltabilirim.Zaten tutabildiğim bir şey değil,ağlamak...
Şu anda durumumu daha doğrusu her zamanki duygularımı anlatan dizeler:
Ne hasta bekler sabahı, Elimde sükutun nabzını dinle,
Ne taze ölüyü mezar. Dinlede gönlümü alıver gitsin..
Ne de şeytan bir günahı, Yaşlı gözlerime kor gözlerinle,
SENi beklediğim kadar. Ne olur bir nebze dalıver gitsin..
Umudum yılların seline düştü,
Geçti artık istemem gelmeni, Saçının en titrek teline düştü,
Yokluğunda buldum SENi, Kuru bir yaprak gibi eline düştü,
Bırak vehmimde gölgeni, İstersen rüzgara salıver gitsin...
Gelme artık neye yarar? NFK
NFK
Günün ŞarkıLARI: Sagopa Kajmer feat Kolera_Merhametine dön
Sagopa Kajmer feat Kolera_Ne olur
Tripkolik_Gereksizdi yaşamım
Şebnem Ferah_Sigara
Şebnem Ferah_Mayın tarlası
Alper Şekeroğlu_Bu şehir girdap gülüm
Aslı Güngör_Aşk herşeye değer
Celine Dion_My heart will go on
Ajda pekkan&Toygar Işıklı_Bir günah gibi
Eminem&Rihanna_Love the way you lie
Günün SözLeri: Ben seni beklerken,çoktan gitmişsin ellere..
Elveda ettim şimdi bak söyle mutlu olur musun?Dünya zor sensiz gülüm söyle sen haklı mısın?
Sen hep yorumsuz;sen gibi kimse görmedim benim için bir başkaydın,sona kalırdı herkes çünkü sen en baştaydın.Açığa çıkan sırlarında güzelliğin boğuldu,güzelliğine doyuldu..
Aman ne karışık bir trafik var içimde keşke bilseydin.Gerçi bilebilirdin,bilmek isteseydin..
Günün asıl sözleri: Herkes Uyudu Yine içtimada düşünce.Bazen tercih etmen gerekir,
Bilmemeyi bilmeye.El değmemiş hayallerimin ortasında duran
Bir kara sevda,camına Taş Fırlatsam uyansa..
Casaretimi topladım konuşacaktım sen gelince sular altında kaldı anlatacaklarım....!!...
30 Eylül 2010 Perşembe
Derslerden Notlar...
Evet sanırım bugün herzamankinden çok daha iyiyim.Okulun müthiş geçtiği söylenemez ama yinede fena değildi.Zaten beni okula bağlayan dersler ve hocalarımızla ettiğimiz muhabbettir.Bugün psikoloji ve Kuran-ı Kerim dersinden hoşuma giden noktaları not ettim ve işte notlarım:
Kuran-ı Kerim dersinde hocamız bize gerçek tesettürden bahsetti.Aslında müslüman olarak hepimiz-özellikle bizim gibi ailesi olan hrkes-çok iyi biliriz ki;asıl olan tesettür sadece başa takılan bez parçası değildir.Bir kadın iffetini korumuyorsa ve iffetli olduğunu gösterecek şekilde giyinmiyorsa o tesettürlü bir insan değildir.Peygamber Efendimiz(s.a.v)bu konudaki bir hadisinde giyinmiş çıplaklardan söz etmiştir :
Bu konuşmamız beni derinden etkiledi.Gerçekten öyle kendimi çıplak gibi hissettim.Yeni ve işe yarar şeyler öğrenmek gerçekten güzel ama onları uygulamak?...
Gelelim psikolojiye.Psikoloji daha önceden beri ilgi duyduğum bir bilimdi zaten.Hatta psikolojiyle ilgili okuduğum bir kitabım bile vardır.Merak ederim çünkü psikoloji beni bana anlatır.Benim kendime sırdaş yoldaş ve kendi kendimin psikoloğu olmamı sağlar.
Bu dersimizde kısaca psikolojiden bahsettik.Hani bazen canınız aşırı derecede sıkılır,hasta hisseder,başınız ağırır veya döner ya da canınız acır ama doktora gittiğinizde herhangi bir sağlık probleminiz olmadığını öğrenirsiniz ya.İşte o ruhunuzun sıkılması daralması veya canınızı sıkan bi durum olmasından kaynaklanırmış işte stres falan.Hoca bunlardan bahsederken düşündüm kaç kez yaşamışımdır kim bilir bunu.
Hiç bir sağlık problemim yokken.Bu duyguyu iyi biliyorum bu yüzden;canımın acıması...
Bir de öğrenme şekilleri vardır psikolojide.Hocanın dediğine göre koşullanarak öğrenme veya diğerlerinde görülen öğrenmenin bir davranış değişikliği olduğuymuş.O zaman ben öğrenmişken aşkımın imkansız olduğunu ve öğrenmişken artık yapmamam gerektiğini neden bu davranış şeklimi değiştirmiyorum?Ya da değiştiriyorumda farkında değil miyim?
Kuran hocası Allah dostu olma yolundaki aşamaları anlattı bir de.
1.aşama: iman etmek ve onu korumak.
2.aşama:Allahın emirlerini eksiksiz yerine getirmek ve haram ettiği şeylerden kaçınmak.Eksiksiz?belki tam değil ama yine de buraya kadar tamam diyelim.Ama 3.aşama:Allahın rızasını kazanmak dışındı hiçbir gayret,çaba göstermemek ve başka hiçbir durum için sıkıntıya girmemek.Diğerlerindede kesin cevap veremesekte bunda hepimiz kalıverdik.Hocamız herkes böyeldir bu konuda sıkıntı çekeriz biz dedi.Düşündüm;evt herkes sıkıntı çeker ama be başka birşey içinde sıkıntı çekmem gerekirken neden sadece O'nun için düşünüyorum ve yaşıyorum? O demişken bugün yemekhanede gördüm.Fena gözükmüyordu aynı tas aynı hamam işte!Bugünlük bu kadar...
Kuran-ı Kerim dersinde hocamız bize gerçek tesettürden bahsetti.Aslında müslüman olarak hepimiz-özellikle bizim gibi ailesi olan hrkes-çok iyi biliriz ki;asıl olan tesettür sadece başa takılan bez parçası değildir.Bir kadın iffetini korumuyorsa ve iffetli olduğunu gösterecek şekilde giyinmiyorsa o tesettürlü bir insan değildir.Peygamber Efendimiz(s.a.v)bu konudaki bir hadisinde giyinmiş çıplaklardan söz etmiştir :
'' Ümmetimden henüz görmediğim,cehennemlik olan iki sınıf vardır.Bunlardan bir sınıfı kadınlardır ki giyinik oldukları halde elbiseleri,örtülmesi gereken yerlerini örtecek derecede kalın,sık ve geniş olmadığı için onlar çıplak gibidir.Bunlar hem kendileri baştan çıkmışdır,hem de başkalarını baştan çıkarırlar.Başlarıda Deve Hörgücü gibidir.Bu gibi kadınlar,Cennet e girmek şöyle dursun,onun kokusunu bile alamazlar.Halbuki Cennet in kokusu çok uzak mesafeden bile hissedilir.''
Sahih Hadis-i Şerif,Müslim
Bu konuşmamız beni derinden etkiledi.Gerçekten öyle kendimi çıplak gibi hissettim.Yeni ve işe yarar şeyler öğrenmek gerçekten güzel ama onları uygulamak?...
Gelelim psikolojiye.Psikoloji daha önceden beri ilgi duyduğum bir bilimdi zaten.Hatta psikolojiyle ilgili okuduğum bir kitabım bile vardır.Merak ederim çünkü psikoloji beni bana anlatır.Benim kendime sırdaş yoldaş ve kendi kendimin psikoloğu olmamı sağlar.
Bu dersimizde kısaca psikolojiden bahsettik.Hani bazen canınız aşırı derecede sıkılır,hasta hisseder,başınız ağırır veya döner ya da canınız acır ama doktora gittiğinizde herhangi bir sağlık probleminiz olmadığını öğrenirsiniz ya.İşte o ruhunuzun sıkılması daralması veya canınızı sıkan bi durum olmasından kaynaklanırmış işte stres falan.Hoca bunlardan bahsederken düşündüm kaç kez yaşamışımdır kim bilir bunu.
Hiç bir sağlık problemim yokken.Bu duyguyu iyi biliyorum bu yüzden;canımın acıması...
Bir de öğrenme şekilleri vardır psikolojide.Hocanın dediğine göre koşullanarak öğrenme veya diğerlerinde görülen öğrenmenin bir davranış değişikliği olduğuymuş.O zaman ben öğrenmişken aşkımın imkansız olduğunu ve öğrenmişken artık yapmamam gerektiğini neden bu davranış şeklimi değiştirmiyorum?Ya da değiştiriyorumda farkında değil miyim?
Kuran hocası Allah dostu olma yolundaki aşamaları anlattı bir de.
1.aşama: iman etmek ve onu korumak.
2.aşama:Allahın emirlerini eksiksiz yerine getirmek ve haram ettiği şeylerden kaçınmak.Eksiksiz?belki tam değil ama yine de buraya kadar tamam diyelim.Ama 3.aşama:Allahın rızasını kazanmak dışındı hiçbir gayret,çaba göstermemek ve başka hiçbir durum için sıkıntıya girmemek.Diğerlerindede kesin cevap veremesekte bunda hepimiz kalıverdik.Hocamız herkes böyeldir bu konuda sıkıntı çekeriz biz dedi.Düşündüm;evt herkes sıkıntı çeker ama be başka birşey içinde sıkıntı çekmem gerekirken neden sadece O'nun için düşünüyorum ve yaşıyorum? O demişken bugün yemekhanede gördüm.Fena gözükmüyordu aynı tas aynı hamam işte!Bugünlük bu kadar...
29 Eylül 2010 Çarşamba
Nerde kalmıştııııK....
...Evet artık platonik bir aşıktım!Elimde olmayan bu aşk beni günler geçtikçe sürüklüyordu.Aylar geçti....az şey olmadı arkadaşlıklardaki sürtüşmeler ailedeki kavgalar ağlamalar,gülüşmeler,zayıf notlar v.b.Artık okulun son 2-3haftasını yaşıyorduk.O'nu yani sevdiğim çocuğu facebook'tan ekleme kararı aldım.Ama çakma bir erkek hesabıyla yapıcaktım bunu.Bir gün okuldan dönünce oturdum Pırasa(bilgisayarımız (: )'nın başına.Önce bir hesap oluşturdum sonra bir kaç kişi ekledim ve son olarakta sevdiğim çocuğu ekledim.Biraz sonra kabul ettiğini gördüm hemen konuşmaya başladık.İlk baş kim olduğumu falan sordu bende yanlışlık olmuş kusura bakma falan dedim ama muhabbette açtım.Ya sen nerde oturuyodun,neresinde falan derken aynı semtte aynı mahallede oturduğumuzu öğrendim.Bununla da kalmayıp muhabbeti ilerlettim ve babamı çok iyi tanıdığını,öğrencisi olduğunu ve hatta bu okula gelmeme sebep olan kişi olduğunu da öğrendim.Kafam gerçekten güzel olmuştu desem yalan olmaz.Herşey alt üst olmuştu sanki.Bu iyi mi kötü mü pek anlamasamda yine o saf ve aptal heyecan sardı beni.Evde geziniyor mutluluktan uçuyordum adeta.Sanki bana bu kadar yakın olması iyiymiş gibi.Herneyse hemen hemen 2 hafta sonra artık anlamıştım bana ne kadar yakın olsa da kötü bir durumla karşı karşıya olduğumu ve o da anlamıştı onu sevdiğimi tam kestiremesede biliyordu artık!
İşte bu yüzden,eskiden onu suçlamazdım ama artık suçluyorum.Suçlu çünkü artık biliyor..Bile bile o kızı hala seviyor,bile bile aynı sınıfta olduğumuzu o kıza hala bakıyor.Ama belki de suçlamamalıyım sonuçta o neyi ne kadar biliyor ki?Çektiğim acıları onun için ağladığımı bilmiyor.Bu yüzden susmalıyım ve devam etmeliyim.Ve hiç girmeden çıkmalıyım hayatından....
İşte bu yüzden,eskiden onu suçlamazdım ama artık suçluyorum.Suçlu çünkü artık biliyor..Bile bile o kızı hala seviyor,bile bile aynı sınıfta olduğumuzu o kıza hala bakıyor.Ama belki de suçlamamalıyım sonuçta o neyi ne kadar biliyor ki?Çektiğim acıları onun için ağladığımı bilmiyor.Bu yüzden susmalıyım ve devam etmeliyim.Ve hiç girmeden çıkmalıyım hayatından....
28 Eylül 2010 Salı
GÜNEY KOREmi JAPONYA mı?
Sevgili kuzenim benim japon aşkımı bilen nadir insanlardan olup beni bu konuda aydınlattı.Sanırım G.Kore'de eğitim almak gerçekten müthiş birşey bunu bana çok daha iyi öğreten o müthiş yazıyı paylaşmak istiyorum;
-Bir Türk Öğrenci'nin dilinden Kore
UNIVERSITE HAYATI / COK CALISKAN MILLET / COK SAYGIN COK AHLAKLI MILLET / COK ICEN MILLET
Anniyon Haseyo!(merhaba! ) Ben Nagehan Gunan. Gungoren Anadolu Imam Hatip Lisesi mezunuyum. Onder'in burslu orgencilerindenim. 2005 yili YDS sinavindan yuksek bir puan almama ragmen Turkiye’de universiteye gidemedigim icin Guney Kore’de egitim hayatima devam etmeye karar verdim.
Kore’ye gideli iki yil oldu. Bir bucuk yil Korece Dil kursunu bitirdikten sonra universiteye basladim. Suan Pusan Devlet universitesi, Ingiliz Dili ve Edebiyati birinci sinif ogrencisiyim.
Guney Kore Turkiye’den cok uzakta bulunmasina ragmen aslinda Turkiye ile bircok benzer noktasi olan bir ulke. Ilk gittiginizde sanki bir Uzak Dogu ulkesinde degil de (sokaktaki garip yazilar ve cekik gozlu insanlar olmasa) kendinizi Istanbul sokaklarinda dolasiyor gibi hissedebilirsiniz. Gercektende gerek kultur gerek ahlaki yapilari bakimindan bizimle benziyorlar.
>
> Hatta kimi profesorler Korelilerin Turk boyundan geldigini iddia ediyor. Koreliler Turkiye’yi kardes ulke olarak goruyorlar. Turk askerlerinin 1950 Kore savasinda onlar icin savasmasiyla Turklere karsi duyulan sempati 2002 FIFA Dunya kupasi maciyla daha da artmis durumdadir. Pusan Sehrindeki sehitlikte bugun bircok Turk askeri yatmaktadir
>
> Turkleri cok seviyorlar. Tanistigimiz Korelilerin yaridan fazlasi ya Turkiye’ye gitmis ya da gitmek istiyordur. Turkce ogrenmeye de meraklilar. Guney Kore belki de bir Turkun Turklugu ile gurur duyarak dolasabilecegi nadir ulkelerden biri. Koreliler yabancilara buyuk ilgi duyuyorlar. Bunlar arasinda Turkler de cok sevilen milletler arasinda geliyor.
>
> Koreliler bizim gibi sicakkanli, arkadas canlisi, yardimsever, nazik kibar insanlar. Guclu ahlak degerleri var. Genelde iyilik yaparsan iyilik bulursun dusuncesi hâkim. Saf temiz niyetli insanlar. Sahtekârliga, uckâgitciliga pek akillari ermez; kimsenin malina yan gozle bakmazlar. Hirsizlik oranlari oldukca dusuk seviyededir.
>
> Kore cok guvenli bir ulke, gece 11, 12’lerde bile sokakta rahat bir sekilde, korkmadan dolasabilirsiniz.
>
> Cok saygili bir toplum, buyuklere saygi cok onemlidir. Karsilarindakini selamlarken neredeyse yere kadar egilirler. Kendinizden bir yas buyuge bile abla, agabey veya bey, hanim diye hitap etmek zorundasinizdir. Korece’de yuksek, orta ve dusuk dil olarak saygi seviyesine gore uc farkli hitap sekli vardir.
>
> Kendinizden buyuk birine veya tanimadiginiz birine asla dusuk dille hitap edemezsiniz. Bu konuda cok titizlerdir.
>
> Korelilerde ‘ben’ degil ‘biz’ dusuncesi hakimdir. Cok milliyetci bir toplum, benim ulkem degil ‘uri nara’ bizim ulkemiz derler. Kendi milli degerlerini, kulturlerini, sanatlarini, sarkilarini, yerel danslarini, kiyafetlerini, yemeklerini, el sanatlarini korumaya calisir onlarla cok ovunurler.
>
> Kore’de en fazla kullanilan kelimelerden biri ‘papbida’ (mesgul) kelimesidir. Yediden yetmise herkes cok mesguldur. Gercekten cok calisan bir millet, gun dogmasiyla herkes ayaktadir. Her islerini cabucak yaparlar, aceleci, hizli tez canli insanlardir.
>
> Halkin yuzde 50’si dinsiz, yuzde 25’i Hiristiyan , yuzde 20’si ise Budist olup din olgusunun pek gelismemesine ragmen. Ulkenin her kosesinde kilise ve Budist tapinaklari gormek mumkundur. Musluman nufus ise 40.000’i Koreli olmak uzere 100.000’i askin durumdadir. Koreliler Islam ile ilk defa 1950 yilinda Turk askerleri vesilesiyle tanisirlar ve Islam dinine girenler olur.
>
> Bugun Kore’de 5 tane buyuk cami bulunmaktadir ve Islamiyeti arastiran Koreliler gunden gune artmaktadir.
>
> Koreliler icin yemek cok onemlidir, hatta Koreliler birbirlerini “Pab mogossoyo?” (yemek yedin mi?) seklinde selamlarlar. Karsindakinin yemek yiyip yemedigini sormak, bizdeki nasilsinin yerinde karsindakinin halini hatirini sormaktir. Yemege olan bu ilgileri savastan sonra cok kitlik cekmelerinden olsa gerek…
>
> Uc ogun yemegi atlamadan muhakkak yerler. Ogle ve aksam yemegi saatinde universite kam pusunde herkes disarida, restaurantlarin yolunu tutarlar. Ogle yemegi yemeyen bir Koreli bulmak imkansiz gibidir. Arkadaslarinizla ya ogle ya da aksam yemeginde bulusursunuz.
>
> Kore’de yemek denince akla ilk gelen sey pilav ve “kimchi”dir. Kimchi lahanadan yapilan, aci, bol baharatli tursuya benzer bir yan yemektir. Her sofranin olmazsa olmazidir. Zaten, yagsiz tuzsuz pilavin yaninda “pancan” denilen bir suru sebzeden, ottan yapilan yan yemekleri sofrayi boydan boya donatirlar.
>
> Kore yemekleri yagsiz, tuzsuz, az kalorili ve cok acilidir. Bircok Turkun bildiginin aksine, Koreliler ipek bocegi disinda bocek yememelerine karsin her turlu deniz urunu yiyebilirler. Bunun yaninda domuz eti ve ickiyi cok fazla tuketiyorlar. Domuz etini cok seviyor ve cok cesit yemekte kullaniyorlar. Icki Kore’de bir kultur seklini almis, herkes icki icer, icki icmeyeni dislarlar. Universitede, is ortaminda, arkadas cevresinde icki icmek onlarin deyisiyle kendi aralarinda samimilesmelerini saglar.
>
> Kendinizden yasca buyuk biri size icki kadehi uzattiysa onu muhakkak icmek zorundasinizdir, yoksa sizi dislarlar. Fakat yabancilara karsi anlayislidirlar, siz icki icmiyorum, domuz eti yemiyorum dediginizde farkli bir kultur oldugu icin anlayisla karsilarlar. Isin garip tarafi o kadar icki icmelerine ragmen fazla sarhos olmamalari veya sarhoslarinin zararsiz olusudur.
>
> Korece karakterlerden olusmayip alfabesi olan bir dildir. Ural-Altay dil ailesi gurubuna mensup oldugundan Turkceyle, ozne-yuklem uyumunun ayni olmasi Turkler icin Korece ogrenmede bir avantaj.
Yalniz telaffuz ve yazmasi oldukca zor bir dil. Turkler eger gayretli calisirlarsa gunluk dili yaklasik bir yil sonra rahatlikla konusup, anlayabilir seviyeye gelebilirler. Korece gerek telaffuz, gerek uc farkli sekilde saygili hitap bulunmasi ve her nesne icin ayri bir kelime oldugu icin ogrenilmesi zor diller arasindadir.
Guney Kore egitime cok onem veren bir ulkedir. Halkin yuzde 92 si okuryazardir. Ulkede universite sayisi cok fazla, genc nesilde universiteye gitmeyen yok denecek kadar azdir. Koreliler cok fazla ders calisirlar, bundan olsa gerek ders calisma teknigini cok iyi bilirler. Kitap, kirtasiye urunleri oldukca cesitlidir.
Bir ortaokul, lise ogrencisi gunde yaklasik 3- 4 saat uyku uyur. Sabahtan aksam bese kadar okula gidip saat dokuza kadar zorunlu etude kalirlar. Saat dokuzdan on iki, birlere kadar da dershaneye giderler.
Universite sinavi Turkiye’ye kiyasla kat kat zor oldugundan hepsi iyi universitelere girmek icin buyuk bir rekabet halindedir. Bu yaris daha cocukken baslar. Cocuklar baslica piyano, Ingilizce, el sanatlari, tekwandodan olusan en az 3 -4 kursa giderler. Kore de ortaokul, lise ogrencisi olmak cok zordur. Koreliler de cok fazla ders calismaya zorlayan ezberci sistemlerini elestiriyorlar.
Kore’de universite egitimi Turkiye’den daha kaliteli gozukuyor. Universitenin imkanlari cok zengin, internet cok gelismis, ozellikle muhendislikler ve sayisal bolumlerde cok ilerideler. Turkiye’den de bircok kisi master veya doktora egitimi icin Guney Kore’yi tercih ediyor. Profesorler cok mutevazi, ogrencilerle arkadas gibiler, ogrencilerle yemek yemeye, icki icmeye giderler. Yabanci ogrencilere de genelde ayri, ozel bir ilgileri vardir.
Yabanci ogrenciler universiteye giriste genelde yazili sinava tabi tutulmayip yalnizca mulakata girerler. Belgeleriniz eksiksiz ise genelde universiteden kabul alirsiniz. Universitelerin yillik fiyatlari genelde 3.500$ ile 8.000$ arasinda degisiyor. Yabanci ogrencisi fazla olmayan universitelerde yuzde 30 , yuzde 50 oraninda burs alma imkaniniz olabilirken master veya doktora ogrencilerinde bu rakam yuzde 50 ile yuzde 100 oraninda yukselebilir.
Devlet universiteleri fazla olmamakla beraber fiyatlari yillik 3.000$’dan basliyor. Ozel okullarla fiyat farki fazla olmamasina karsin devlet okullari daha meshur oldugu icin Koreliler oncelikle iyi devlet okullarini tercih ediyorlar. Bir ogrencinin yillik masrafi (okul parasi, yasam masraflari, harclik, gidis-donus ucak bileti) yaklasik 9.000$ ile 10.000$ civarinda degisiyor.
Koreliler kuresellesen dunyada İngilizce bilmenin onemini kavramislar. Bir Koreli Ingilizce bilmiyorum derse ona inanmayin. Hepsi az cok bilmesine ragmen telaffuzlarindan dolayi konusmaya cekiniyordur. Korecede ‘f’, ‘z’, ‘j’ gibi harfler olmadigindan telaffuzlari cok garip, kendi dil yapilariyla uyusmadigindan bircok kelimenim telaffuzunu cikartmakta zorlaniyorlar. ‘conqulish ‘ denen Korece- Ingilizce kelimeler bile olusmus.
Iyi konusanlar da ya hayatlari boyunca Ingilizce calismis ya da uzun sure yurtdisinda yasamislardir. İngilizce konusunda gercekten cok abartmislar, kitapcilarda hayal edemeyeceginiz cesitte Ingilizce kitaplari, televizyon ve radyolarda surekli Ingilizce yayinlar, her sokakta Ingilizce kurslari vardir. Bunu biraz daha abartirsak Kore’de sadece Ingilizce konusulan bir koy bile olusturulmustur. Koreliler yaslari ne olursa olsun surekli Ingilizce ogrenme cabasindadir, Ingilizce bilmeyenler kendilerini ezik hissederler.
Sabah 6 veya gece 12‘lerde is oncesi veya sonrasi Ingilizce kursuna giden insanlar gormek mumkundur. Okul tatillerinde herkes Ingilizce calisir. Eger iyi Ingilizce bilen bir yabanciysaniz onlarin gozunde sayginliginiz artar, ama bazen sizinle Ingilizce pratik yapmak isteyen insanlardan sikilabilirsiniz. Siz Korece konussaniz dahi israrla sizinle Ingilizce konusan Koreliler cok yaygindir. Beklide anadili Ingilizce olmayan bir ulkede en cok Ingilizce konusma firsatiniz olabilecegi ulke Guney Kore’dir.
Ben Kore’de yasadigim iki yil zarfinda gozlemleyebildigim kadariyla bazi noktalari sizlerle paylasmaya calistim. Umarim, ileride Kore’de okumak isteyen ogrenciler olursa onlara az da olsa bir fikir sahibi olmalarina yardimci olmusumdur. Kore, gercekten yasanilmasi cok rahat, guzel bir ulke. Ben gittigime cok memnunum, gitmek isteyen herkese de tereddutsuz tavsiye edebilirim.
Saygilarimla, NAGEHAN GUNAN.
-Bir Türk Öğrenci'nin dilinden Kore
UNIVERSITE HAYATI / COK CALISKAN MILLET / COK SAYGIN COK AHLAKLI MILLET / COK ICEN MILLET
Anniyon Haseyo!(merhaba! ) Ben Nagehan Gunan. Gungoren Anadolu Imam Hatip Lisesi mezunuyum. Onder'in burslu orgencilerindenim. 2005 yili YDS sinavindan yuksek bir puan almama ragmen Turkiye’de universiteye gidemedigim icin Guney Kore’de egitim hayatima devam etmeye karar verdim.
Kore’ye gideli iki yil oldu. Bir bucuk yil Korece Dil kursunu bitirdikten sonra universiteye basladim. Suan Pusan Devlet universitesi, Ingiliz Dili ve Edebiyati birinci sinif ogrencisiyim.
Guney Kore Turkiye’den cok uzakta bulunmasina ragmen aslinda Turkiye ile bircok benzer noktasi olan bir ulke. Ilk gittiginizde sanki bir Uzak Dogu ulkesinde degil de (sokaktaki garip yazilar ve cekik gozlu insanlar olmasa) kendinizi Istanbul sokaklarinda dolasiyor gibi hissedebilirsiniz. Gercektende gerek kultur gerek ahlaki yapilari bakimindan bizimle benziyorlar.
>
> Hatta kimi profesorler Korelilerin Turk boyundan geldigini iddia ediyor. Koreliler Turkiye’yi kardes ulke olarak goruyorlar. Turk askerlerinin 1950 Kore savasinda onlar icin savasmasiyla Turklere karsi duyulan sempati 2002 FIFA Dunya kupasi maciyla daha da artmis durumdadir. Pusan Sehrindeki sehitlikte bugun bircok Turk askeri yatmaktadir
>
> Turkleri cok seviyorlar. Tanistigimiz Korelilerin yaridan fazlasi ya Turkiye’ye gitmis ya da gitmek istiyordur. Turkce ogrenmeye de meraklilar. Guney Kore belki de bir Turkun Turklugu ile gurur duyarak dolasabilecegi nadir ulkelerden biri. Koreliler yabancilara buyuk ilgi duyuyorlar. Bunlar arasinda Turkler de cok sevilen milletler arasinda geliyor.
>
> Koreliler bizim gibi sicakkanli, arkadas canlisi, yardimsever, nazik kibar insanlar. Guclu ahlak degerleri var. Genelde iyilik yaparsan iyilik bulursun dusuncesi hâkim. Saf temiz niyetli insanlar. Sahtekârliga, uckâgitciliga pek akillari ermez; kimsenin malina yan gozle bakmazlar. Hirsizlik oranlari oldukca dusuk seviyededir.
>
> Kore cok guvenli bir ulke, gece 11, 12’lerde bile sokakta rahat bir sekilde, korkmadan dolasabilirsiniz.
>
> Cok saygili bir toplum, buyuklere saygi cok onemlidir. Karsilarindakini selamlarken neredeyse yere kadar egilirler. Kendinizden bir yas buyuge bile abla, agabey veya bey, hanim diye hitap etmek zorundasinizdir. Korece’de yuksek, orta ve dusuk dil olarak saygi seviyesine gore uc farkli hitap sekli vardir.
>
> Kendinizden buyuk birine veya tanimadiginiz birine asla dusuk dille hitap edemezsiniz. Bu konuda cok titizlerdir.
>
> Korelilerde ‘ben’ degil ‘biz’ dusuncesi hakimdir. Cok milliyetci bir toplum, benim ulkem degil ‘uri nara’ bizim ulkemiz derler. Kendi milli degerlerini, kulturlerini, sanatlarini, sarkilarini, yerel danslarini, kiyafetlerini, yemeklerini, el sanatlarini korumaya calisir onlarla cok ovunurler.
>
> Kore’de en fazla kullanilan kelimelerden biri ‘papbida’ (mesgul) kelimesidir. Yediden yetmise herkes cok mesguldur. Gercekten cok calisan bir millet, gun dogmasiyla herkes ayaktadir. Her islerini cabucak yaparlar, aceleci, hizli tez canli insanlardir.
>
> Halkin yuzde 50’si dinsiz, yuzde 25’i Hiristiyan , yuzde 20’si ise Budist olup din olgusunun pek gelismemesine ragmen. Ulkenin her kosesinde kilise ve Budist tapinaklari gormek mumkundur. Musluman nufus ise 40.000’i Koreli olmak uzere 100.000’i askin durumdadir. Koreliler Islam ile ilk defa 1950 yilinda Turk askerleri vesilesiyle tanisirlar ve Islam dinine girenler olur.
>
> Bugun Kore’de 5 tane buyuk cami bulunmaktadir ve Islamiyeti arastiran Koreliler gunden gune artmaktadir.
>
> Koreliler icin yemek cok onemlidir, hatta Koreliler birbirlerini “Pab mogossoyo?” (yemek yedin mi?) seklinde selamlarlar. Karsindakinin yemek yiyip yemedigini sormak, bizdeki nasilsinin yerinde karsindakinin halini hatirini sormaktir. Yemege olan bu ilgileri savastan sonra cok kitlik cekmelerinden olsa gerek…
>
> Uc ogun yemegi atlamadan muhakkak yerler. Ogle ve aksam yemegi saatinde universite kam pusunde herkes disarida, restaurantlarin yolunu tutarlar. Ogle yemegi yemeyen bir Koreli bulmak imkansiz gibidir. Arkadaslarinizla ya ogle ya da aksam yemeginde bulusursunuz.
>
> Kore’de yemek denince akla ilk gelen sey pilav ve “kimchi”dir. Kimchi lahanadan yapilan, aci, bol baharatli tursuya benzer bir yan yemektir. Her sofranin olmazsa olmazidir. Zaten, yagsiz tuzsuz pilavin yaninda “pancan” denilen bir suru sebzeden, ottan yapilan yan yemekleri sofrayi boydan boya donatirlar.
>
> Kore yemekleri yagsiz, tuzsuz, az kalorili ve cok acilidir. Bircok Turkun bildiginin aksine, Koreliler ipek bocegi disinda bocek yememelerine karsin her turlu deniz urunu yiyebilirler. Bunun yaninda domuz eti ve ickiyi cok fazla tuketiyorlar. Domuz etini cok seviyor ve cok cesit yemekte kullaniyorlar. Icki Kore’de bir kultur seklini almis, herkes icki icer, icki icmeyeni dislarlar. Universitede, is ortaminda, arkadas cevresinde icki icmek onlarin deyisiyle kendi aralarinda samimilesmelerini saglar.
>
> Kendinizden yasca buyuk biri size icki kadehi uzattiysa onu muhakkak icmek zorundasinizdir, yoksa sizi dislarlar. Fakat yabancilara karsi anlayislidirlar, siz icki icmiyorum, domuz eti yemiyorum dediginizde farkli bir kultur oldugu icin anlayisla karsilarlar. Isin garip tarafi o kadar icki icmelerine ragmen fazla sarhos olmamalari veya sarhoslarinin zararsiz olusudur.
>
> Korece karakterlerden olusmayip alfabesi olan bir dildir. Ural-Altay dil ailesi gurubuna mensup oldugundan Turkceyle, ozne-yuklem uyumunun ayni olmasi Turkler icin Korece ogrenmede bir avantaj.
Yalniz telaffuz ve yazmasi oldukca zor bir dil. Turkler eger gayretli calisirlarsa gunluk dili yaklasik bir yil sonra rahatlikla konusup, anlayabilir seviyeye gelebilirler. Korece gerek telaffuz, gerek uc farkli sekilde saygili hitap bulunmasi ve her nesne icin ayri bir kelime oldugu icin ogrenilmesi zor diller arasindadir.
Guney Kore egitime cok onem veren bir ulkedir. Halkin yuzde 92 si okuryazardir. Ulkede universite sayisi cok fazla, genc nesilde universiteye gitmeyen yok denecek kadar azdir. Koreliler cok fazla ders calisirlar, bundan olsa gerek ders calisma teknigini cok iyi bilirler. Kitap, kirtasiye urunleri oldukca cesitlidir.
Bir ortaokul, lise ogrencisi gunde yaklasik 3- 4 saat uyku uyur. Sabahtan aksam bese kadar okula gidip saat dokuza kadar zorunlu etude kalirlar. Saat dokuzdan on iki, birlere kadar da dershaneye giderler.
Universite sinavi Turkiye’ye kiyasla kat kat zor oldugundan hepsi iyi universitelere girmek icin buyuk bir rekabet halindedir. Bu yaris daha cocukken baslar. Cocuklar baslica piyano, Ingilizce, el sanatlari, tekwandodan olusan en az 3 -4 kursa giderler. Kore de ortaokul, lise ogrencisi olmak cok zordur. Koreliler de cok fazla ders calismaya zorlayan ezberci sistemlerini elestiriyorlar.
Kore’de universite egitimi Turkiye’den daha kaliteli gozukuyor. Universitenin imkanlari cok zengin, internet cok gelismis, ozellikle muhendislikler ve sayisal bolumlerde cok ilerideler. Turkiye’den de bircok kisi master veya doktora egitimi icin Guney Kore’yi tercih ediyor. Profesorler cok mutevazi, ogrencilerle arkadas gibiler, ogrencilerle yemek yemeye, icki icmeye giderler. Yabanci ogrencilere de genelde ayri, ozel bir ilgileri vardir.
Yabanci ogrenciler universiteye giriste genelde yazili sinava tabi tutulmayip yalnizca mulakata girerler. Belgeleriniz eksiksiz ise genelde universiteden kabul alirsiniz. Universitelerin yillik fiyatlari genelde 3.500$ ile 8.000$ arasinda degisiyor. Yabanci ogrencisi fazla olmayan universitelerde yuzde 30 , yuzde 50 oraninda burs alma imkaniniz olabilirken master veya doktora ogrencilerinde bu rakam yuzde 50 ile yuzde 100 oraninda yukselebilir.
Devlet universiteleri fazla olmamakla beraber fiyatlari yillik 3.000$’dan basliyor. Ozel okullarla fiyat farki fazla olmamasina karsin devlet okullari daha meshur oldugu icin Koreliler oncelikle iyi devlet okullarini tercih ediyorlar. Bir ogrencinin yillik masrafi (okul parasi, yasam masraflari, harclik, gidis-donus ucak bileti) yaklasik 9.000$ ile 10.000$ civarinda degisiyor.
Koreliler kuresellesen dunyada İngilizce bilmenin onemini kavramislar. Bir Koreli Ingilizce bilmiyorum derse ona inanmayin. Hepsi az cok bilmesine ragmen telaffuzlarindan dolayi konusmaya cekiniyordur. Korecede ‘f’, ‘z’, ‘j’ gibi harfler olmadigindan telaffuzlari cok garip, kendi dil yapilariyla uyusmadigindan bircok kelimenim telaffuzunu cikartmakta zorlaniyorlar. ‘conqulish ‘ denen Korece- Ingilizce kelimeler bile olusmus.
Iyi konusanlar da ya hayatlari boyunca Ingilizce calismis ya da uzun sure yurtdisinda yasamislardir. İngilizce konusunda gercekten cok abartmislar, kitapcilarda hayal edemeyeceginiz cesitte Ingilizce kitaplari, televizyon ve radyolarda surekli Ingilizce yayinlar, her sokakta Ingilizce kurslari vardir. Bunu biraz daha abartirsak Kore’de sadece Ingilizce konusulan bir koy bile olusturulmustur. Koreliler yaslari ne olursa olsun surekli Ingilizce ogrenme cabasindadir, Ingilizce bilmeyenler kendilerini ezik hissederler.
Sabah 6 veya gece 12‘lerde is oncesi veya sonrasi Ingilizce kursuna giden insanlar gormek mumkundur. Okul tatillerinde herkes Ingilizce calisir. Eger iyi Ingilizce bilen bir yabanciysaniz onlarin gozunde sayginliginiz artar, ama bazen sizinle Ingilizce pratik yapmak isteyen insanlardan sikilabilirsiniz. Siz Korece konussaniz dahi israrla sizinle Ingilizce konusan Koreliler cok yaygindir. Beklide anadili Ingilizce olmayan bir ulkede en cok Ingilizce konusma firsatiniz olabilecegi ulke Guney Kore’dir.
Ben Kore’de yasadigim iki yil zarfinda gozlemleyebildigim kadariyla bazi noktalari sizlerle paylasmaya calistim. Umarim, ileride Kore’de okumak isteyen ogrenciler olursa onlara az da olsa bir fikir sahibi olmalarina yardimci olmusumdur. Kore, gercekten yasanilmasi cok rahat, guzel bir ulke. Ben gittigime cok memnunum, gitmek isteyen herkese de tereddutsuz tavsiye edebilirim.
Saygilarimla, NAGEHAN GUNAN.
Devamı OkuL...
İçimde yeni yeni ateşlenen ve durduramadığım bu sevgi gittikçe aşka dönüşüyor ve dönüşmekle de kalmayıp devam ediyordu.Artık onu gerçekte seviyordum hemde çok!Ne yazık...
Onun hakkında bir şeyler bilmek istiyordum.Okulda Çanakkale şehitlerini anma programı vardı.Hocalarımıza yalvardık ve bizi konferans salonuna yapılan piyesi izlemeye götürdüler.Ben giderken;" acaba?" dedim."Acaba o da oynar mı veya gelir mi görür müyüm onu?".Herneyse biz ön tarafta yerlerimizi almışken oyun başladı,imam rolünde o vardı!Heyecanlanmıştım ama ona aşık olduğumdan mıdır nedir bakamıyordum bile,utanıyordum.Aşk garip bir çekingenlik vermişti bana zaten varolan çekingenliğimden bin kat daha çekingendim artık özellikle ona karşı...Bu piyes sayesinde adını ve sınıfını öğrenme şerefine ermiştim.Ne kadarda aptalmışım ki bunu öğrenmek beni heyecanlandırdı sanki öğrenince o da beni sevicekmiş gibi...Lise 3 e gidiyormuş meğer bende öğrendiğim birkaç bilgi doğrultusunda okulun aptal popüler çocuklarının ele başı olan bir çocuğun facebook'undan arkadaşlarının arkadaşlarından buldum onu.Hep böyle ilginç bir aşk hikayem mi olucak benim ya sanal ya platonik?Facebook'ta onu bulmam iyice heyecanlanmama sebep oldu.Facebook sayesinde nasıl biri olduğunu az çok bilicektim ama onu eklemeden de yapabiliyordum bunu.En önemlisi de bu zaten asla beni öğrenmemeliydi.Böylece duvarında paylaştığı herşeyi inceledim buna göre;çok edepli,,efendi,iyi bir insandı üstelik yanılmıyorsam aynı semtte oturuyorduk!Ertesi gün okulda bunu Em ve Ema ya anlattım.İlk tenefüsten sonra Ema bağıra bağıra yanıma geldi ve:"Seninki hiçte öyle efendi değil yavşağın teki karşı sınıftan ....'a yavşamış!!"dedi.Neye uğradığımı şaşırmıştım böylece gerçek bunalım başlamıştı günler geçiyor,zaman bir işe yaramıyor arada bi gülsem espri yapsam da onun aşkı beni günden güne mahfediyordu.N'apıcaktım?herşey bitmişti O o kızı seviyordu ben onu ya beni?hiçkimse...
Her gece ağlıyordum.Geçmiyordu,bitmiyordu...pes etmiştim zaten okulda onu görmeye hemde görmemeye çalışıyordum.Em ona o kadar çok bakıyordu ki anlaması an meselesiydi.Çok rahatsız oldum kavga ettik önce Ema'yla tkıldım sonra tekrar Em'le.Sadece O'nun aşkı olsa yine daha az yıpranırdım ama üstüne arkadaş kavgaları evdeki huzursuzluklar eklenince iyice yıprandım.Artık dışardan şişko,paçoz ezik bir kızdım içerdense aşık,sessiz ve yıpranmış bir kız.Zaman geçsin biraz,unuturum dedim.
Zaman geçti unutamadım.Ne kadar zaman geçsede aşk kalıyormuş...
Onun hakkında bir şeyler bilmek istiyordum.Okulda Çanakkale şehitlerini anma programı vardı.Hocalarımıza yalvardık ve bizi konferans salonuna yapılan piyesi izlemeye götürdüler.Ben giderken;" acaba?" dedim."Acaba o da oynar mı veya gelir mi görür müyüm onu?".Herneyse biz ön tarafta yerlerimizi almışken oyun başladı,imam rolünde o vardı!Heyecanlanmıştım ama ona aşık olduğumdan mıdır nedir bakamıyordum bile,utanıyordum.Aşk garip bir çekingenlik vermişti bana zaten varolan çekingenliğimden bin kat daha çekingendim artık özellikle ona karşı...Bu piyes sayesinde adını ve sınıfını öğrenme şerefine ermiştim.Ne kadarda aptalmışım ki bunu öğrenmek beni heyecanlandırdı sanki öğrenince o da beni sevicekmiş gibi...Lise 3 e gidiyormuş meğer bende öğrendiğim birkaç bilgi doğrultusunda okulun aptal popüler çocuklarının ele başı olan bir çocuğun facebook'undan arkadaşlarının arkadaşlarından buldum onu.Hep böyle ilginç bir aşk hikayem mi olucak benim ya sanal ya platonik?Facebook'ta onu bulmam iyice heyecanlanmama sebep oldu.Facebook sayesinde nasıl biri olduğunu az çok bilicektim ama onu eklemeden de yapabiliyordum bunu.En önemlisi de bu zaten asla beni öğrenmemeliydi.Böylece duvarında paylaştığı herşeyi inceledim buna göre;çok edepli,,efendi,iyi bir insandı üstelik yanılmıyorsam aynı semtte oturuyorduk!Ertesi gün okulda bunu Em ve Ema ya anlattım.İlk tenefüsten sonra Ema bağıra bağıra yanıma geldi ve:"Seninki hiçte öyle efendi değil yavşağın teki karşı sınıftan ....'a yavşamış!!"dedi.Neye uğradığımı şaşırmıştım böylece gerçek bunalım başlamıştı günler geçiyor,zaman bir işe yaramıyor arada bi gülsem espri yapsam da onun aşkı beni günden güne mahfediyordu.N'apıcaktım?herşey bitmişti O o kızı seviyordu ben onu ya beni?hiçkimse...
Her gece ağlıyordum.Geçmiyordu,bitmiyordu...pes etmiştim zaten okulda onu görmeye hemde görmemeye çalışıyordum.Em ona o kadar çok bakıyordu ki anlaması an meselesiydi.Çok rahatsız oldum kavga ettik önce Ema'yla tkıldım sonra tekrar Em'le.Sadece O'nun aşkı olsa yine daha az yıpranırdım ama üstüne arkadaş kavgaları evdeki huzursuzluklar eklenince iyice yıprandım.Artık dışardan şişko,paçoz ezik bir kızdım içerdense aşık,sessiz ve yıpranmış bir kız.Zaman geçsin biraz,unuturum dedim.
Zaman geçti unutamadım.Ne kadar zaman geçsede aşk kalıyormuş...
Vee okul...
Okulun ilk haftası insanlarla sadece tanıştım.Herkes öyle yapar herhalde ama ben biraz fazla saf olucam ki ilk haftadan özelliğini yitirmiş biri haline geldim.Saçmaladım,sinirlendim,sessiz ve sakin kendini ifade edemeyen biri oldum.Çok zorlandım ilk ay alışmaya çalıştım bi türlü olmadı.Snra Em ve Ema ile arkadaşlık kurdum.İlk başta herşey normaldi benim içinde.Sadece internetteki yabacı insanları işletmeyi abartmış ve kendime beni tamamen farklı tanıyan bir sanal sevgili yapmıştım.O zaten geçen seneden vardı.Ama farkında olmadan iyice ileri gittim.Önce yemekhane sırasında kızlarla benim şu sanal aşkıma bnzeyen bir çocuk bulup onun tipi v.s herşeyiyle dalga geçtik aramızda.Sonra olaylar birbirini izledi,sanal sevgilim gerçeklerin bir kısmını öğrenip beni terk etti.Bunalımdaydım.Herşey benim suçumdu,böyle birşey nasıl yapardım?Zaman geçtikçe farkında olmadan sanal aşkımı unutuyor ve aslında gerçek aşkı bulmaya başlıyordum.En fazla 2 hafta geçmişti ben o yemekhanedeki namı diğer junior a aşık olmuştum.Aslında başlangıçta çok aşırı değildi sadece bir etkileşim vardı ama olmaması gereken bir etkileşimdi bu.Ben yapılı bir kızken onun zayıf ve cılız biri olması bile olmamasına yetecek bir sebepti.Ama ben kendimi durduramadım.Çünkü;ne yazık ki sevdiğini kalp seçiyor,sen değil!...Şimdilik bu kadar evi toplayıp çamaşır asmam gerekiyor gelecek blogta devam edicem ;)
BAŞLANGIÇ,
Herşey lila'nın bloğunu okumam ve direk blog yazmaya karar vermemle başladı.Duygularımı ve gerçekleri paylaşabileceğim bir yer olucaktı böylece.Çok düzgün yazmasamda kişisel bir blog olucaktı nasılsa.Kimse okumasada bana ait olması yeterdi.Böylece başlıyorum vesselam.
9.sınıfa geçmiştim içimde korkuyla karışık bir heyecan vardı.Okullardaki türban sorunu nedeniyle imam-hatip lisesine gidicektim.Önce 2.tercihte küçükköy anadolu ihl yi kazanıp kaydoldum.Sonra babamın derin çabalarıyla-o zamanlar neden olduğunu anlamadığım- 3.tercihte Eyüp anadolu ihl yi kazanmıştım,olmuştu işte!Çok mu sevindim?hayır.Çünkü benim için okul okuldu pekte fark yapmazdı hani.Okulun ilk günü o sene başıma geleceklerden habersiz ama yinede bilgince şöyle dedim kendime:"Evet!İşte sıkıcı derslerle saçma hareket ve rezilliklerle dolu bir eğitim(!) ve öğretim yılı daha bakalım bu sene neler görücez!..."
İşte bu benim hikayem...
9.sınıfa geçmiştim içimde korkuyla karışık bir heyecan vardı.Okullardaki türban sorunu nedeniyle imam-hatip lisesine gidicektim.Önce 2.tercihte küçükköy anadolu ihl yi kazanıp kaydoldum.Sonra babamın derin çabalarıyla-o zamanlar neden olduğunu anlamadığım- 3.tercihte Eyüp anadolu ihl yi kazanmıştım,olmuştu işte!Çok mu sevindim?hayır.Çünkü benim için okul okuldu pekte fark yapmazdı hani.Okulun ilk günü o sene başıma geleceklerden habersiz ama yinede bilgince şöyle dedim kendime:"Evet!İşte sıkıcı derslerle saçma hareket ve rezilliklerle dolu bir eğitim(!) ve öğretim yılı daha bakalım bu sene neler görücez!..."
İşte bu benim hikayem...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)